Doğum anından başlayarak, çocuklar pek çok bilgiyi işitmelerini kullanarak öğrenirler. Böylece iştme duyuları yoluyla sürekli olarak çevrelerindeki diğer kişilerin konuşmalarını duymakta ve bu sesler ile o anda oluşan olaylar, işler ve oyunlar arasında bağlantı kurmaktadırlar. Bu seslere anlam vermekte ve insanların düşünce, duygu ve bilgilerini konuşma ve işitme yoluyla aktardıklarını öğrenmektedirler. İşitme kaybı olan çocuklar ise öğrenmeye en uygun yaşlarında, bu engelleri nedeniyle konuşma ve dil öğrenme fırsatlarını kaçırmakta ve anadillerini kazanamamakta ya da sınırlı bir dil edinmekte ve konuşma üretimlerinde sorunlar yaşamaktadırlar.
İşitmenin Dil ve Konuşma Gelişimine Etkisi
İşitme kaybının dil gelişimi üzerinde son derece sınırlayıcı etkileri vardır. Ana dilimizi edinmek çok kolay gibi görünmekle beraber, bu beceriyi kazanabilmek için çevremizde bu dilin kullanılıyor ve öğrenecek kişinin de algı merkezlerine ulaşabiliyor olması gerekmektedir. Eğer belirli bazı durumlarda dil girdileri sınırlanırsa, çocukta hiçbir sorun olmasa dahi, dil gelişimi ileri düzeyde sınırlanacaktır. Ormanda kendi başına büyümek zorunda kalan ‘kurt çocuk’ vakaları, bodrumda kapalı bir odada yaşamaya mahkum edilen çocuklar gibi, çok ender de olsa rastlanan gerçek öyküler, buna birer örnektir. Orta ve ileri derecelerdeki işitme kaybı da dil girdilerini sınırlayarak benzer bir sonuç yaratmaktadır. Her iki kulakta meydana gelen ileri derecelerdeki işitme kaybı, iştsel dil girdilerini çok sınırlandırarak çocuğun dil edinimini ve gelişimini güçleştirmekte, hiç yardım alamayan çocuklarda ise tamamen engellemektedir.
İşitme Kaybı Nasıl Oluşur, Türleri Nelerdir?
Normal bir işitme için, dış kulak, iç kulak ve işitme yollarının işlevlerini normal bir biçimde yerine getirmesi gerekir. Bu bölümlerden birisinde ya da birkaçında bir hastalık, hasar ya da anormal bir durum oluştuğunda, işitme kaybı doğmaktadır. Eğer sorun iletim yollarında ise, örneğin dış kulak ya da orta kulakta ise, bu durumda oluşan işitmezlik “iletim tipi işitme kaybı” olarak adlandırılır. Sesin kokleaya iletiminde bir sorun vardır. Eğer sorun iç kulak ve işitme yollarında ise oluşan işitmezlik “sensorinöral tip işitme kaybı” olarak adlandırılır. Sensorinöral bir kayıp, koklea ve işitme sinirleri boyunca olan bir işitme kaybıdır. İletim ve sensorinöral tipin birlikte görüldüğü işitme kayıpları da “mikst tit işitme kaybıdır”. Merkezi tip işitme kaybı işitmenin algı merkezlerinde oluşan hasarların yarattığı işlev bozukluğudur. İşitme sistemindeki herhangi bir patolojiden kaynaklanmadığı için, kökeni organik olmayan psikolojik kaynaklı işlev bozukluğuna “fonksiyonel tip işitme kaybı” adı verilir.
İşitme kaybı, kaybın kulağın hangi bölgesinde ortaya çıktığına bağlı olarak, iletim tipi işitme kaybı, sensorinöral tipte işitme kaybı ve mikst tip işitme kaybı şeklinde adlandırılır. Ayrıca işitme kaybı, kaybın derecesine göre de 26-40 dB hafif, 41-55 dB orta, 56-70 dB orta ileri, 71-90 dB ileri, 91 dB ve üzeri çok ileri derece işitme kaybı olarak sınıflandırılır.
İşitme Kaybının Sebepleri Nelerdir?
- Genetik ve kalıtsal nedenler,
- Gebelikte radyasyona maruz kalmak, zararlı ilaç kullanımı, enfeksiyonlar,
- Erken doğum ve doğum anındaki komplikasyonlar,
- Kızamıkçık,
- Erken çocukluk dönemindeki hastalıklar (kabakulak, kızamık, zatürre),
- Menenjit,
- Orta kulak enfeksiyonu,
- Kan uyuşmazlığı,
- Ototoksit ilaçlar,
- Gürültüye bağlı nedenler,
- Yaşlanmaya bağlı nedenler,
- Down sendromu, Usher sendromu, Treacher Collins sendromu, Crouzon sendromu, Alport sendromu, Waardenburg sendromu gibi bazı sendromik durumlarda işitme kaybı gözlenebilir.
İşitme Kaybı Olan Çocuklarda Dil ve Konuşma Gelişimi Nasıldır?
Fonolojik (Sesbilgisel) Gelişim
Söz öncesi dönem: 6-7 aya kadar tipik gelişim gösteren ve işitme engeli olan bebekler arasında vokal gelişim açısından bir fark gözlenmez. Yani bebekler fonasyon, gığıldama ve genişletme evrelerinde benzer bir gelişim gösterirler. Bununla birlikte düzenli mırıldanma evresine gelindiğinde, işitsel geri dönüt olmadığı takdirde, işitme engelli bebeklerin babıldamalarında azalmalar başlar.
Söz düzeyi: İşitme kaybının türü, derecesi, tanılanma yaşı vb. şeklinde belirtilen faktörleri de göz önünde bulundurarak ilk sözcük evresinde tipik gelişim gösteren yaşıtlarına göre gecikme gözleneceği belirtilmektedir. Tipik gelişim gösteren çocukların 1-1,5 yaş civarında sözcük dağarcıklarında yaklaşık 50 sözcük bulunurken işitme engelli çocukların bu yaş döneminde tek sözcük düzeyine geçemedikleri, önemli bir kısmının da hiçbir şekilde sözlü dil kullanmadığı belirtilmektedir. Bununla birlikte bazı çocukların ilk sözcük düzeyinde tipik gelişim gösteren yaşıtlarıyla benzer bir tablo çizerken sözcük dağarcığının genişlemesi noktasında artan bir şekilde yaşıtlarının gerisine düştükleri belirtilmektedir.
Morfolojik Gelişim ve Sentaks Gelişimi
Kısa ve basit cümleleri kullanmayı tercih ederler ve bu tür cümleleri daha kolay anlayabilirler. İlgi tümceciği, edilgen çatı gibi karmaşık cümleleri anlamada ve yazmada güçlükler yaşarlar. Özne-nesne-eylem gibi bazı cümle yapılarını daha sıklıkla; edat, yardımcı fiil ve bağlaç gibi bazı yapıları daha az sıklıkla kullandıkları belirtilir. Cümle içerisinde genellikle sözcük sonlarını duymaya ilişkin güçlüklerinden dolayı fiillerin zaman çekimi, çoğul eki, özne-yüklem uyumu, iyelik eki gibi ekleri eksik ve/veya hatalı kullanır ve yanlış anlarlar. Aynı zamanda ekleri edinmekte de güçlükler yaşarlar.
Semantik Gelişim
Sınırlı sözcük dağarcığına sahiptirler. Soyut sözcükleri somut sözcüklere göre daha zor öğrenebilirler. Mecazi anlam, özdeyişler, benzetmeler veya çoklu anlamı olan sözcükleri anlamakta güçlük yaşarlar ve uygun şekilde kullanamazlar.
Pragmatik Gelişim
Söyleşi kurma ve yürütme stratejilerinde, iletişim niyetlerin çeşitliliğinde sınırlılık, söyleşinin konusunu değiştirme veya bitirmede güçlükler, iletişimdeki aksaklıkları tamir etme stratejilerinde yetersizlikler gözlenebilir.
İşitme Kayıplı Çocuklarda Konuşma Seslerinin Edinimi Nasıldır?
İlk 6 aylık süreçte bebekler çevresinde konuşulan dilde olmayan pek çok sesi ayırt edebilirken ilk yılın sonunda konuşucusu olacakları dilin seslerini ayırt edebilir şekilde o dile ait fonetik kategoriler yeniden düzenlenmektedir. İşitsel bilginin yetersiz olması işitme engelli bireylerin bazı konuşma seslerini duymasını ve/veya bir konuşma sesini diğerinden ayırt eden özellikleri fark edebilmesini engelleyecektir, buna bağlı olarak da konuşma anlaşılırlıkları düşük olacaktır. Konuşurken kendi seslerini duyamayabilir ve ses yüksekliğini ayarlamakta güçlük yaşayabilirler. Ses tonunun değişmesinde, vurgularda veya konuşma hızındaki zayıflıklarından dolayı mırıldanır gibi bir konuşmaları olabilir.
İşitme engelli bireyler için genel olarak dil ve konuşma gelişiminde yukarıda bahsedilen tablo gözlenmektedir. Bununla birlikte son dönemde koklear implant kullanımının yaygınlaşmasıyla işitme engelli bireylerin tipik gelişim gösteren yaşıtlarına daha benzer bir gelişim gösterdikleri de belirtilmektedir.
Dil ve Konuşma Terapistinin Rolü Nelerdir?
“İşitme engelli bireyler” olarak adlandırdığımız grubun oldukça heterojen bir yapıya sahip olması genellemeler yapmayı zorlaştırmaktadır. Bu bağlamda her bireyin eğitim-terapi planı yapılırken ekip çalışması bir kez daha önem kazanmaktadır. Bu ekipte işitme engelliler öğretmeni, odyolog, dil ve konuşma terapisti (DKT), psikolog gibi uzmanlık alanları farklı olan kişiler yer almalıdır.
Dil ve Konuşma Terapisti, işitme engeliyle de ilişkili olabilecek pek çok faktörden dolayı ortaya çıkan iletişimin etkililiğine, iletişim bozukluklarına, farklılıklara ve gecikmelere yönelik deneyimlere sahiptir. DKT, normal iletişim gelişimi ve işitme engelinin etkisiyle ortaya çıkan iletişim gelişimi, iletişim becerilerinin değerlendirilmesi ve işitme engelli bireylerle terapi ve iletişimle ilişkili sorunların önlenmesi konusunda destek sunabilir. DKT, işitme engelli bireyin dil (fonoloji, morfoloji, sentaks, semantik, pragmatik) ve konuşma (artikülasyon, rezonans, respirasyon) gelişiminin değerlendirilmesi ve tanılanması, gerekli terapi desteğinin verilmesi; fonolojik farkındalık gibi okuma öncesi veya dil temelli okuma becerilerinin desteklenmesi noktalarında ekibin bir parçası olarak hareket eder.