Dil ve konuşma birbirinden farklıdır. Dil, insanların iletişimde bulunmak amacı ile geliştirdikleri bir anlaşma aracı, birbirleriyle duygu ve düşüncelerini paylaşmak amacıyla kullandığı ortak kurallar sistemidir.
Bebeğin anne karnında yüzü oluşurken burun tabanında üst dudakların birleşememesinden dudak yarığı oluşur. Bu anormallik arkada, ağız içinde devam ederse damakta da yarık meydana gelir.
Afazi, genellikle bir inme ya da kafa travması sonucunda aniden ortaya çıkan ve beynin dilden sorumlu alanlarının hasarlanmasından kaynaklanan dilin anlaşılma ve üretilme yetisinin kaybı ya da kısmi bozulmasıdır.
Doğum anından başlayarak, çocuklar pek çok bilgiyi işitmelerini kullanarak öğrenirler. Böylece iştme duyuları yoluyla sürekli olarak çevrelerindeki diğer kişilerin konuşmalarını duymakta ve bu sesler ile o anda oluşan olaylar, işler ve oyunlar arasında bağlantı kurmaktadırlar.
Bir konuşma sorunu olarak kekemelik, dil ve konuşma gelişiminin ilk evrelerinde ortaya çıkmaktadır. Genellikle iki ile dört yaşları arasında başlamakta ve konuşma sırasında tekrarlar, tutulmalar (bloklar) ve seslerin uzatılması biçiminde özellikler göstermektedir.
Konuşma, ses, işitme, ağız-yüz düzeneği kullanılarak gelişen; kompleks bir nöral entegrasyon ve pek çok fizyolojik sistemin hızlı koordinasyonunu gerektiren duyusal ve motor bir süreçtir.
Otizm, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkan karmaşık bir nöro-gelişimsel bozukluktur. Otistik çocuklar iletişimsel etkileşim davranışlarında olağan dışı davranışları ile dikkati çekmektedirler.
Halk arasında “Adem elması” diye adlandırılan yapı gırtlağın ön kısmıdır. Ses telleri adem elmasından geriye doğru uzanır. Soluk verirken ciğerlerimizden gırtlağa doğru hava akışı olur.
Okulöncesi dönem çocuklarında en sık karşılaşılan sorunlar arasında yer alır. Çocukların aileleri ya da öğretmenleri çocuğun “bir sesin yerine bir başka ses kullandığını, bazı sesleri söyleyemediğini, bebeksi konuşmaya sahip olduğunu vb.” ifade ederler.